Mezhep Taassubu Bağlamında Bir Öz Eleştiri: Mûsâ El-Mûsevî’nin Şia’da Reform Çağrısı Mezhep Taassubu Bağlamında Bir Öz Eleştiri: Mûsâ El-Mûsevî’nin Şia’da Reform Çağrısı
Xülasə
Birlikte yaşamanın, ötekini kabullenmenin ve onlara karşı müsamahakâr tavrın önündeki engellerden biri de kendi din anlayışını mutlaklaştırmak; tek mümkün, mükemmel ve yaşama hakkı olan anlayış biçimi olarak kabul etmektir. Başkasının varlığını kabul edebilmek, kendi anlayışını özeleştiriye tabi tutabilmeye, bu ise önemli ölçüde bilgi yetkinliği yanında sağlam bir mantık ve özgüvene bağlıdır. Kur’an, dünya ve ahiret hayatına dair emirler ihtiva etmekte, her insanın verilebilir bir hesap ile Allah’ın huzuruna gelmesini istemektedir. Hz. Peygamber ise “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” şeklinde özeleştiriye davet etmektedir. Ancak hayatın akışı içerisinde dinin kaynaklarına yabancılaşmalar görülebilmektedir. Bu gibi durumlar karşısında dinamik bir duruş sergilemek ve bilgiye dayanan bir tutum takınmak, geleneksel din anlayışlarının dinin sabiteleri bağlamında gözden geçirilmesi, zamanla ortaya çıkan yorumların doğrulanması bakımından önem arz etmektedir.
Tarihsel süreçte Şiî düşüncede bazı özeleştiri girişimleri olmuştur. Bu girişimlerden en dikkat çekicisi Mûsâ el-Mûsevî’yeaittir. Mûsevî, Şiî toplumunu kendi inanç dünyası hakkında uyarmakta, Şiî düşünceye zaman içerisinde karıştırıldığını söylediği bazı fikirlerin otantik Şiî anlayışı bozduğunu ifade etmektedir. Şiî düşüncenin imamet anlayışı, raşit halifeler hakkındaki görüşleri, Ehl-i Beyt görüşü, takiyye, velayet-i fakih ve humus gibi pek çok meseleyi ele alarak mevcut Şiî din algısının asıl Şiîlik ile çeliştiğini, bu katkı ve eklemelerin ayrıştırılması gerektiğini söylemektedir. Yerleşik Şiî anlayışın ve bu anlayışa dayanak teşkil eden kitapların yeniden ele alınmasını, ilk dönem Şiîliği ile uyumsuz fikirlerin ayıklanmasını ve Şiîliğin özüne uygun bir mecraya oturtulması gerektiğini teklif ve tavsiye eder. Onun cesaretle dile getirdiği hususlar asıl itibariyle “Şia’da reform çağrısı” niteliğindedir.
Tebliğde, Şiî din anlayışının yoğunlaştığı bazı konuların Müslümanlar arasında dini, siyasi ve ideolojik ayrımlara sebep olarak, ortak düşünsel ve eylemsel girişimlerde bulunulması önünde karşılıklı güvensizliği beslediği; başka din mensupları ile birlikte yaşamaya dair perspektif ortaya koyan İslam dininin kendi müntesiplerinin bir arada yaşaması ve müşterek hedeflere yoğunlaşması uğrunda engel teşkil eden mezhep taassubu üzerinde durularak, bunu aşmış bir Şiî olan Mûsâ el-Mûsevî’nin özeleştirileri örnekleminde konu izah edilmeye çalışılacaktır. Şayet Mûsevî’nin çağrısı istenen etkiyi gösterirse, İslam âleminin birlik, beraberlik ve birlikte yaşam kültürüne önemli katkı sağlanmış olacaktır.
Tarihsel süreçte Şiî düşüncede bazı özeleştiri girişimleri olmuştur. Bu girişimlerden en dikkat çekicisi Mûsâ el-Mûsevî’yeaittir. Mûsevî, Şiî toplumunu kendi inanç dünyası hakkında uyarmakta, Şiî düşünceye zaman içerisinde karıştırıldığını söylediği bazı fikirlerin otantik Şiî anlayışı bozduğunu ifade etmektedir. Şiî düşüncenin imamet anlayışı, raşit halifeler hakkındaki görüşleri, Ehl-i Beyt görüşü, takiyye, velayet-i fakih ve humus gibi pek çok meseleyi ele alarak mevcut Şiî din algısının asıl Şiîlik ile çeliştiğini, bu katkı ve eklemelerin ayrıştırılması gerektiğini söylemektedir. Yerleşik Şiî anlayışın ve bu anlayışa dayanak teşkil eden kitapların yeniden ele alınmasını, ilk dönem Şiîliği ile uyumsuz fikirlerin ayıklanmasını ve Şiîliğin özüne uygun bir mecraya oturtulması gerektiğini teklif ve tavsiye eder. Onun cesaretle dile getirdiği hususlar asıl itibariyle “Şia’da reform çağrısı” niteliğindedir.
Tebliğde, Şiî din anlayışının yoğunlaştığı bazı konuların Müslümanlar arasında dini, siyasi ve ideolojik ayrımlara sebep olarak, ortak düşünsel ve eylemsel girişimlerde bulunulması önünde karşılıklı güvensizliği beslediği; başka din mensupları ile birlikte yaşamaya dair perspektif ortaya koyan İslam dininin kendi müntesiplerinin bir arada yaşaması ve müşterek hedeflere yoğunlaşması uğrunda engel teşkil eden mezhep taassubu üzerinde durularak, bunu aşmış bir Şiî olan Mûsâ el-Mûsevî’nin özeleştirileri örnekleminde konu izah edilmeye çalışılacaktır. Şayet Mûsevî’nin çağrısı istenen etkiyi gösterirse, İslam âleminin birlik, beraberlik ve birlikte yaşam kültürüne önemli katkı sağlanmış olacaktır.
Birlikte yaşamanın, ötekini kabullenmenin ve onlara karşı müsamahakâr tavrın önündeki engellerden biri de kendi din anlayışını mutlaklaştırmak; tek mümkün, mükemmel ve yaşama hakkı olan anlayış biçimi olarak kabul etmektir. Başkasının varlığını kabul edebilmek, kendi anlayışını özeleştiriye tabi tutabilmeye, bu ise önemli ölçüde bilgi yetkinliği yanında sağlam bir mantık ve özgüvene bağlıdır. Kur’an, dünya ve ahiret hayatına dair emirler ihtiva etmekte, her insanın verilebilir bir hesap ile Allah’ın huzuruna gelmesini istemektedir. Hz. Peygamber ise “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” şeklinde özeleştiriye davet etmektedir. Ancak hayatın akışı içerisinde dinin kaynaklarına yabancılaşmalar görülebilmektedir. Bu gibi durumlar karşısında dinamik bir duruş sergilemek ve bilgiye dayanan bir tutum takınmak, geleneksel din anlayışlarının dinin sabiteleri bağlamında gözden geçirilmesi, zamanla ortaya çıkan yorumların doğrulanması bakımından önem arz etmektedir.
Tarihsel süreçte Şiî düşüncede bazı özeleştiri girişimleri olmuştur. Bu girişimlerden en dikkat çekicisi Mûsâ el-Mûsevî’yeaittir. Mûsevî, Şiî toplumunu kendi inanç dünyası hakkında uyarmakta, Şiî düşünceye zaman içerisinde karıştırıldığını söylediği bazı fikirlerin otantik Şiî anlayışı bozduğunu ifade etmektedir. Şiî düşüncenin imamet anlayışı, raşit halifeler hakkındaki görüşleri, Ehl-i Beyt görüşü, takiyye, velayet-i fakih ve humus gibi pek çok meseleyi ele alarak mevcut Şiî din algısının asıl Şiîlik ile çeliştiğini, bu katkı ve eklemelerin ayrıştırılması gerektiğini söylemektedir. Yerleşik Şiî anlayışın ve bu anlayışa dayanak teşkil eden kitapların yeniden ele alınmasını, ilk dönem Şiîliği ile uyumsuz fikirlerin ayıklanmasını ve Şiîliğin özüne uygun bir mecraya oturtulması gerektiğini teklif ve tavsiye eder. Onun cesaretle dile getirdiği hususlar asıl itibariyle “Şia’da reform çağrısı” niteliğindedir.
Tebliğde, Şiî din anlayışının yoğunlaştığı bazı konuların Müslümanlar arasında dini, siyasi ve ideolojik ayrımlara sebep olarak, ortak düşünsel ve eylemsel girişimlerde bulunulması önünde karşılıklı güvensizliği beslediği; başka din mensupları ile birlikte yaşamaya dair perspektif ortaya koyan İslam dininin kendi müntesiplerinin bir arada yaşaması ve müşterek hedeflere yoğunlaşması uğrunda engel teşkil eden mezhep taassubu üzerinde durularak, bunu aşmış bir Şiî olan Mûsâ el-Mûsevî’nin özeleştirileri örnekleminde konu izah edilmeye çalışılacaktır. Şayet Mûsevî’nin çağrısı istenen etkiyi gösterirse, İslam âleminin birlik, beraberlik ve birlikte yaşam kültürüne önemli katkı sağlanmış olacaktır.
Tarihsel süreçte Şiî düşüncede bazı özeleştiri girişimleri olmuştur. Bu girişimlerden en dikkat çekicisi Mûsâ el-Mûsevî’yeaittir. Mûsevî, Şiî toplumunu kendi inanç dünyası hakkında uyarmakta, Şiî düşünceye zaman içerisinde karıştırıldığını söylediği bazı fikirlerin otantik Şiî anlayışı bozduğunu ifade etmektedir. Şiî düşüncenin imamet anlayışı, raşit halifeler hakkındaki görüşleri, Ehl-i Beyt görüşü, takiyye, velayet-i fakih ve humus gibi pek çok meseleyi ele alarak mevcut Şiî din algısının asıl Şiîlik ile çeliştiğini, bu katkı ve eklemelerin ayrıştırılması gerektiğini söylemektedir. Yerleşik Şiî anlayışın ve bu anlayışa dayanak teşkil eden kitapların yeniden ele alınmasını, ilk dönem Şiîliği ile uyumsuz fikirlerin ayıklanmasını ve Şiîliğin özüne uygun bir mecraya oturtulması gerektiğini teklif ve tavsiye eder. Onun cesaretle dile getirdiği hususlar asıl itibariyle “Şia’da reform çağrısı” niteliğindedir.
Tebliğde, Şiî din anlayışının yoğunlaştığı bazı konuların Müslümanlar arasında dini, siyasi ve ideolojik ayrımlara sebep olarak, ortak düşünsel ve eylemsel girişimlerde bulunulması önünde karşılıklı güvensizliği beslediği; başka din mensupları ile birlikte yaşamaya dair perspektif ortaya koyan İslam dininin kendi müntesiplerinin bir arada yaşaması ve müşterek hedeflere yoğunlaşması uğrunda engel teşkil eden mezhep taassubu üzerinde durularak, bunu aşmış bir Şiî olan Mûsâ el-Mûsevî’nin özeleştirileri örnekleminde konu izah edilmeye çalışılacaktır. Şayet Mûsevî’nin çağrısı istenen etkiyi gösterirse, İslam âleminin birlik, beraberlik ve birlikte yaşam kültürüne önemli katkı sağlanmış olacaktır.