Bildiriler

Propaganda Amaçlı Yazılmış Dini Metinlerin Mezhepler Arası İlişkilere Etkisi: Peşaver Geceleri Propaganda Amaçlı Yazılmış Dini Metinlerin Mezhepler Arası İlişkilere Etkisi: Peşaver Geceleri

Cemil Cemil Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Müəllif

Xülasə

Tebliğimde, çok farklı dönemlere ait üç ayrı kitabı özellikle üslup açısından değerlendirmek istiyorum. Bu eserler, birbirinden çok uzak dönemlerde ve iki zıt görüşe mensup âlimler tarafından yazılmıştır. Özellikle birincisi ile sonuncusu, büyük bir titizlikle kaleme alınmalarına rağmen birer propaganda çalışması görünümündedir. Yazarlardan ilki Ashabü’l-Hadis’e, sonraki ikisi ise Şia’ya mensuptur. Bununla birlikte, muhaliflerine yaklaşımlarında benzer bir tutum takındıkları görülmektedir.
Birincisi, Ashabü’l-Hadis’in önde gelenlerinden Abdülaziz el-Mekki el-Kinânî’nin dokuzuncu yüzyılın başlarında yazdığı Kitâbü’l-Hayde isimli eserdir. Yazar burada, Halife Me’mun’un huzurunda Mürcie’ye mensup kelâmcı Bişr el-Merisi ile yaptığı tartışmayı anlatır. Kitaba üslup açısından bakıldığında, gerçek olmasından ziyade bir kurguya dayandığı anlaşılmaktadır.
Diğeri, on yedinci yüzyılda Safevîler döneminde yazıldığı düşünülen Hüsniye isimli kitaptır. Bu eser, temel Şiî inançları Sünnîliğe karşı savunmak amacıyla ele alınmış bir çalışma görünümündedir. Güya Ca’fer Sadık’ın Hüsniye isimli çok zekî ve bilgili bir cariyesi varmış. Bu cariye, Halife Harun Reşid huzurunda İmam Halit, Ebu Yusuf ve İmam Şafiî gibi büyük Sünnî
âlimlerle tartışmıştır. İfade edildiğine göre, tartışmalar özellikle Şia’nın savunduğu konular etrafında ve soru-cevap şeklinde olmuştur. Hüsniye, uzun tartışmaların ardından söz konusu âlimlere galip gelmiş, hatta Halife’nin gözünde de onları perişan etmiştir.
Üçüncü ise, Seyyid Muhammed Musevî isimli bir Şiî âlimin, 1924 yılında çıktığı Hindistan seyahatiyle ilgili kaleme alınmıştır. O, Peşaver Geceleri isimli bu eserinde, Peşaver kentinde Sünnî ulemayla yaptığını iddia ettiği tartışmaları kaydetmiştir. Adı geçen bu kitabının da, büyük ölçüde kurgudan ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
Tebliğimde, çok farklı dönemlere ait üç ayrı kitabı özellikle üslup açısından değerlendirmek istiyorum. Bu eserler, birbirinden çok uzak dönemlerde ve iki zıt görüşe mensup âlimler tarafından yazılmıştır. Özellikle birincisi ile sonuncusu, büyük bir titizlikle kaleme alınmalarına rağmen birer propaganda çalışması görünümündedir. Yazarlardan ilki Ashabü’l-Hadis’e, sonraki ikisi ise Şia’ya mensuptur. Bununla birlikte, muhaliflerine yaklaşımlarında benzer bir tutum takındıkları görülmektedir.
Birincisi, Ashabü’l-Hadis’in önde gelenlerinden Abdülaziz el-Mekki el-Kinânî’nin dokuzuncu yüzyılın başlarında yazdığı Kitâbü’l-Hayde isimli eserdir. Yazar burada, Halife Me’mun’un huzurunda Mürcie’ye mensup kelâmcı Bişr el-Merisi ile yaptığı tartışmayı anlatır. Kitaba üslup açısından bakıldığında, gerçek olmasından ziyade bir kurguya dayandığı anlaşılmaktadır.
Diğeri, on yedinci yüzyılda Safevîler döneminde yazıldığı düşünülen Hüsniye isimli kitaptır. Bu eser, temel Şiî inançları Sünnîliğe karşı savunmak amacıyla ele alınmış bir çalışma görünümündedir. Güya Ca’fer Sadık’ın Hüsniye isimli çok zekî ve bilgili bir cariyesi varmış. Bu cariye, Halife Harun Reşid huzurunda İmam Halit, Ebu Yusuf ve İmam Şafiî gibi büyük Sünnî
âlimlerle tartışmıştır. İfade edildiğine göre, tartışmalar özellikle Şia’nın savunduğu konular etrafında ve soru-cevap şeklinde olmuştur. Hüsniye, uzun tartışmaların ardından söz konusu âlimlere galip gelmiş, hatta Halife’nin gözünde de onları perişan etmiştir.
Üçüncü ise, Seyyid Muhammed Musevî isimli bir Şiî âlimin, 1924 yılında çıktığı Hindistan seyahatiyle ilgili kaleme alınmıştır. O, Peşaver Geceleri isimli bu eserinde, Peşaver kentinde Sünnî ulemayla yaptığını iddia ettiği tartışmaları kaydetmiştir. Adı geçen bu kitabının da, büyük ölçüde kurgudan ibaret olduğu anlaşılmaktadır.