İlk İslam Neslinin Birlikte Yaşama Tecrübesine Dair Bazı Kesitler (Şam Bölgesi Özelinde) İlk İslam Neslinin Birlikte Yaşama Tecrübesine Dair Bazı Kesitler (Şam Bölgesi Özelinde)
Аннотация
İslam, Müslüman olsun gayrimüslim olsun insanların birlikte yaşamasına dair esaslar belirlemiştir. İnsanlara değer vermek, onları Allah’ın kulları görme, hak hukuk noktasında, adalet hususunda doğru davranma İslam’ın üzerinde ciddiyetle durduğu konuların başında yer almıştır. Resûlullah (s.a.v) Medine’de birlikte yaşamın esaslarını belirlemiş, Müslüman olmayan toplumların hangi ilkelere riayet etmeleri gerektiğini izah etmiştir. Sahabe-i kiram da gittikleri coğrafyalarda gayrimüslim unsurları dışlamamış, onların hak-hukuklarını garanti altına almışlardır. Hz. Ömer Şam bölgesinde fakir düşmüş, yaşlanmış, cizye verecek durumu kalmamış zimmî vatandaşlara, Müslümanlar tarafından zulmedilmemesini bildirmiş, Müslümanlar eliyle zarar uğrayan zimmîlerin zararların tazmin edilmesini istemiştir. Sahabeden Ebu Derda zimmî komşusunun gönderdiği yemeği bir arkadaşıyla beraber yemiştir. Hz. Ömer’in Şam bölgesini ziyareti sırasında bir Yahudiyle aralarında uzun uzun sohbet gerçekleşmişti. Müslümanlar bölgede Hıristiyanlarla yaptıkları anlaşmalarda mabetlerinin yıkılmayacağını garanti etmişlerdi. Dımaşk, Halep, Kınnesrîn ve Kudüs’teki Hıristiyanlarla yapılananlaşmalarda kiliselerinin yıkılmayacağına dair eman verilmişti. Gayrimüslim halk her türlü meselesini yönetim merkezine rahatlıkla iletebiliyordu. Kaynaklarımızda zimmîlerin şikayetlerini devletin başında bulunan halifeye bizzat ilettiklerine dair rivayetlere rastlamaktayız. Gayrimüslim vatandaşlar, Halife Hz. Ömer’e şikayet ve sıkıntılarını rahatlıkla iletmişler, bu hususta her hangi bir engellenme veya problemle karşılaşmamışlardır. Hatta bazı Müslümanlar zimmîlere verdikleri zarardan dolayı ceza almışlardır. Şam diyarında Müslümanlar ve gayrimüslimler bir arada yaşarlarken zaman zaman sorun yaşasalar da birlikte yaşamanın esas ve ilkelerine riayet etmişlerdir.
İslam, Müslüman olsun gayrimüslim olsun insanların birlikte yaşamasına dair esaslar belirlemiştir. İnsanlara değer vermek, onları Allah’ın kulları görme, hak hukuk noktasında, adalet hususunda doğru davranma İslam’ın üzerinde ciddiyetle durduğu konuların başında yer almıştır. Resûlullah (s.a.v) Medine’de birlikte yaşamın esaslarını belirlemiş, Müslüman olmayan toplumların hangi ilkelere riayet etmeleri gerektiğini izah etmiştir. Sahabe-i kiram da gittikleri coğrafyalarda gayrimüslim unsurları dışlamamış, onların hak-hukuklarını garanti altına almışlardır. Hz. Ömer Şam bölgesinde fakir düşmüş, yaşlanmış, cizye verecek durumu kalmamış zimmî vatandaşlara, Müslümanlar tarafından zulmedilmemesini bildirmiş, Müslümanlar eliyle zarar uğrayan zimmîlerin zararların tazmin edilmesini istemiştir. Sahabeden Ebu Derda zimmî komşusunun gönderdiği yemeği bir arkadaşıyla beraber yemiştir. Hz. Ömer’in Şam bölgesini ziyareti sırasında bir Yahudiyle aralarında uzun uzun sohbet gerçekleşmişti. Müslümanlar bölgede Hıristiyanlarla yaptıkları anlaşmalarda mabetlerinin yıkılmayacağını garanti etmişlerdi. Dımaşk, Halep, Kınnesrîn ve Kudüs’teki Hıristiyanlarla yapılananlaşmalarda kiliselerinin yıkılmayacağına dair eman verilmişti. Gayrimüslim halk her türlü meselesini yönetim merkezine rahatlıkla iletebiliyordu. Kaynaklarımızda zimmîlerin şikayetlerini devletin başında bulunan halifeye bizzat ilettiklerine dair rivayetlere rastlamaktayız. Gayrimüslim vatandaşlar, Halife Hz. Ömer’e şikayet ve sıkıntılarını rahatlıkla iletmişler, bu hususta her hangi bir engellenme veya problemle karşılaşmamışlardır. Hatta bazı Müslümanlar zimmîlere verdikleri zarardan dolayı ceza almışlardır. Şam diyarında Müslümanlar ve gayrimüslimler bir arada yaşarlarken zaman zaman sorun yaşasalar da birlikte yaşamanın esas ve ilkelerine riayet etmişlerdir.