Bildiriler

Farabi’de Dini Çeşitlilik Düşüncesi Farabi’de Dini Çeşitlilik Düşüncesi

Şeyma Şeyma Kırıkkale Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Müəllif

Xülasə

Tarih boyunca dinin insan yaşamının vazgeçilmez bir boyutu olduğu muhakkaktır. Nitekim dinsiz bireylerden söz edilebilirken, bir bütün olarak dinsiz toplumlardan söz edilememesi bu gerçeği yansıtmaktadır. Dolayısıyla insanlık tarihi boyunca insan pek çok farklı inanca sahip olmuş ve inancı doğrultusunda hayatını şekillendirmiştir. Geçmişte insanların dinleri, ötekilerin dini inanışlarıyla etkileşime girmediği için kavga ve huzursuzlukların nedeni olmaz iken, farklı ırk ve kültürde insanların bir arada yaşamasıyla durum oldukça farklılaşmış görünmektedir. Gelinen noktada dinin ötekileştirmeyi değil birleştirmeyi vurgulayan yönünün ön plana çıkarılması bilimsel çalışmalara konu olmuştur. Bu bağlamda modern dönemde özellikle Batı din felsefesinde dinî çeşitlilik konusunda oldukça tartışmalı olan dini çoğulculuk meselesi önemli bir yer etmiştir.
Din-felsefe ilişkisine dair geliştirdiği bakış açısından hareketle Farabi’nin düşünceleri ile dini çoğulculuğun modern savunuları arasında benzerlikler kurulmuştur. Ancak Farabi’nin felsefi düşüncesi bütüncül bir şekilde incelendiğinde dini çeşitlilik düşüncesinin modern anlamda çoğulcu bir yanıtı içermediği görülür. Farabi’nin dini çeşitlilik görüşünün merkezinde dinin felsefeye tabi olması, felsefenin hakikatin bilgisine kavramsalyolla ulaşmasına karşın dinin temsiller/imajlar yoluyla bu bilgiyi elde etmesi, yöntem olarak ise mantıksal önermelerden ziyade ikna etme yolunu seçmesi yer almaktadır. Farabi’nin düşünce sisteminde hakikat bir olmakla birlikte, ona giden mutlu yollar çeşitlilik arz eder. Doğuştan gelen yetenekler ve dil çeşitliliğinin yanı sıra, belli bir tarih, kültür, gelenek ve coğrafyaya ait olmaları hasebiyle insanların ürettikleri farklılıklar göz önüne alındığında, yerel olarak onları mutluluk ve gerçeğe giden yolda yönlendiren pek çok dinin varlığından söz edilebilir. Bununla birlikte Farabi’ye göre bütün dinlerin insanları gerçeğe ve mutluluğa ulaştırdığı da söylenemez. Erdemli bir din, şeylerin hakiki özünü temsil etmeli; öte yandan da etkili bir ikna gücüne sahip olmalıdır.
Bu çalışma Farabi’nin temsil teorisini ortaya koyarak onun farklı dinlerin varlığına sunduğu açıklama modelini değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Tarih boyunca dinin insan yaşamının vazgeçilmez bir boyutu olduğu muhakkaktır. Nitekim dinsiz bireylerden söz edilebilirken, bir bütün olarak dinsiz toplumlardan söz edilememesi bu gerçeği yansıtmaktadır. Dolayısıyla insanlık tarihi boyunca insan pek çok farklı inanca sahip olmuş ve inancı doğrultusunda hayatını şekillendirmiştir. Geçmişte insanların dinleri, ötekilerin dini inanışlarıyla etkileşime girmediği için kavga ve huzursuzlukların nedeni olmaz iken, farklı ırk ve kültürde insanların bir arada yaşamasıyla durum oldukça farklılaşmış görünmektedir. Gelinen noktada dinin ötekileştirmeyi değil birleştirmeyi vurgulayan yönünün ön plana çıkarılması bilimsel çalışmalara konu olmuştur. Bu bağlamda modern dönemde özellikle Batı din felsefesinde dinî çeşitlilik konusunda oldukça tartışmalı olan dini çoğulculuk meselesi önemli bir yer etmiştir.
Din-felsefe ilişkisine dair geliştirdiği bakış açısından hareketle Farabi’nin düşünceleri ile dini çoğulculuğun modern savunuları arasında benzerlikler kurulmuştur. Ancak Farabi’nin felsefi düşüncesi bütüncül bir şekilde incelendiğinde dini çeşitlilik düşüncesinin modern anlamda çoğulcu bir yanıtı içermediği görülür. Farabi’nin dini çeşitlilik görüşünün merkezinde dinin felsefeye tabi olması, felsefenin hakikatin bilgisine kavramsalyolla ulaşmasına karşın dinin temsiller/imajlar yoluyla bu bilgiyi elde etmesi, yöntem olarak ise mantıksal önermelerden ziyade ikna etme yolunu seçmesi yer almaktadır. Farabi’nin düşünce sisteminde hakikat bir olmakla birlikte, ona giden mutlu yollar çeşitlilik arz eder. Doğuştan gelen yetenekler ve dil çeşitliliğinin yanı sıra, belli bir tarih, kültür, gelenek ve coğrafyaya ait olmaları hasebiyle insanların ürettikleri farklılıklar göz önüne alındığında, yerel olarak onları mutluluk ve gerçeğe giden yolda yönlendiren pek çok dinin varlığından söz edilebilir. Bununla birlikte Farabi’ye göre bütün dinlerin insanları gerçeğe ve mutluluğa ulaştırdığı da söylenemez. Erdemli bir din, şeylerin hakiki özünü temsil etmeli; öte yandan da etkili bir ikna gücüne sahip olmalıdır.
Bu çalışma Farabi’nin temsil teorisini ortaya koyarak onun farklı dinlerin varlığına sunduğu açıklama modelini değerlendirmeyi hedeflemektedir.