Материалы

Birlikte Yaşamaya Engel Bir Zihin Yapısı Olarak Gulât Birlikte Yaşamaya Engel Bir Zihin Yapısı Olarak Gulât

Habip Habip Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Автор

Аннотация

Dinlerin varoluş sebeplerinden birisi de insanların bir arada barış ve esenlik içerisinde yaşamalarını sağlamaktır. Ancak tarihi süreçte (yaşanılan olaylara bağlı olarak) zaman zaman dinlerin barış değil çatışma getirdiğini iddia eden tezler ileri sürülebilmiştir. Buna rağmen dinlerin ana mesajının ayrıştırma değil birleştiricilik üzerinde yoğunlaştığı üzerinde ittifak edilen bir husustur.
Birlikte yaşama olgusu, farklı dinlerin bir arada birbirinin haklarını gözeterek insan ortak paydası altında buluşmasını, sevgi ve kardeşlik hukukunun korunmasını ifade etmektedir.
İslam geleneği söz konusu olduğunda, her dinin içerisinde olduğu gibi siyasi, iktisadi ve toplumsal şartların bir gereği olarak zamanla düşünce ekolleri olarak adlandırdığımız mezheplerin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu ekoller arasında en önemlileri İslam’ın ana iki damarını oluşturan Sünnîlik ve Şiîliktir. Bu iki ekol arasında tarihten itibaren süregelen karşıtlıklar çoğu zaman teolojik söylemde kalmış, sıcak çatışma halini nadiren alabilmiştir. Aslında yüzyıllar boyu aynı coğrafyalarda kardeşlik iklimine uygun bir şekilde bir arada yaşayabilen bu iki ekolün mensuplarını bir arada tutan şey “itidal” yaklaşımıdır. İşte tarihsel süreçiçerisinde bu iki ekol arasında olması gereken itidal çeşitli sebeplerle bozulmuş karşılıklı nefret söylemlerini doğurmuştur. Bunun en önemli sebeplerinden birisi (fırkaların birçoğunda özellikle) Şiîlik bünyesinde ilk asırlardan itibaren ortaya çıkan ve halen de çeşitli mecralarda etkisini sürdüren “Gulât” adı verilen zihniyetlerdir. Gulât, sözlükte “itidal çizgisini aşan” anlamına gelmektedir. Mezhepler Tarihi’nde Gulât terimiyle Şiilik bünyesinde daha çok imamet eksenli tartışmalarda aşırı fikirlere sahip olan gruplar kastedilmektedir. Bu grupların en belirgin özelliği, birleştirici olmayı değil, diğerlerinden farklı olmayı vurgulamalarıdır. İmâmiyye ekolünün kurumsallaşmasından itibaren bu grupla arasına mesafe koymaya çalıştığı, birtakım aşırı fikirler sergileyenlerin mezhep büyüklerince bu gruba nispet edildiği, böylece aşırılarla aralarına mesafe koymaya çalıştıkları gözlenmektedir. Günümüzde de, Hz. Ali’nin imâmeti konusunda aşırılık sergilenmesi, sahabeye hakaret vb. bir arada yaşamanın önündeki engel oluşturabilecek konuların Şiî âlimlerince sahiplenilmediği, bu tür fikirlerin Gulât kesimler tarafından kasıtlı olarak gündeme getirildiği beyan edilmektedir.
Çalışmamızda, Şiîlik ile Sünnîlik arasındaki iletişiminin en önemli engellerinden biri olarak görülen Gulât hareketlerin tarihi süreçte anlaşılma biçimlerine vurgu yapılarak, günümüz açısından bunun birlikte yaşama düşüncesine hangi yönlerden engel oluşturduğuna değinilecektir.
Dinlerin varoluş sebeplerinden birisi de insanların bir arada barış ve esenlik içerisinde yaşamalarını sağlamaktır. Ancak tarihi süreçte (yaşanılan olaylara bağlı olarak) zaman zaman dinlerin barış değil çatışma getirdiğini iddia eden tezler ileri sürülebilmiştir. Buna rağmen dinlerin ana mesajının ayrıştırma değil birleştiricilik üzerinde yoğunlaştığı üzerinde ittifak edilen bir husustur.
Birlikte yaşama olgusu, farklı dinlerin bir arada birbirinin haklarını gözeterek insan ortak paydası altında buluşmasını, sevgi ve kardeşlik hukukunun korunmasını ifade etmektedir.
İslam geleneği söz konusu olduğunda, her dinin içerisinde olduğu gibi siyasi, iktisadi ve toplumsal şartların bir gereği olarak zamanla düşünce ekolleri olarak adlandırdığımız mezheplerin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu ekoller arasında en önemlileri İslam’ın ana iki damarını oluşturan Sünnîlik ve Şiîliktir. Bu iki ekol arasında tarihten itibaren süregelen karşıtlıklar çoğu zaman teolojik söylemde kalmış, sıcak çatışma halini nadiren alabilmiştir. Aslında yüzyıllar boyu aynı coğrafyalarda kardeşlik iklimine uygun bir şekilde bir arada yaşayabilen bu iki ekolün mensuplarını bir arada tutan şey “itidal” yaklaşımıdır. İşte tarihsel süreçiçerisinde bu iki ekol arasında olması gereken itidal çeşitli sebeplerle bozulmuş karşılıklı nefret söylemlerini doğurmuştur. Bunun en önemli sebeplerinden birisi (fırkaların birçoğunda özellikle) Şiîlik bünyesinde ilk asırlardan itibaren ortaya çıkan ve halen de çeşitli mecralarda etkisini sürdüren “Gulât” adı verilen zihniyetlerdir. Gulât, sözlükte “itidal çizgisini aşan” anlamına gelmektedir. Mezhepler Tarihi’nde Gulât terimiyle Şiilik bünyesinde daha çok imamet eksenli tartışmalarda aşırı fikirlere sahip olan gruplar kastedilmektedir. Bu grupların en belirgin özelliği, birleştirici olmayı değil, diğerlerinden farklı olmayı vurgulamalarıdır. İmâmiyye ekolünün kurumsallaşmasından itibaren bu grupla arasına mesafe koymaya çalıştığı, birtakım aşırı fikirler sergileyenlerin mezhep büyüklerince bu gruba nispet edildiği, böylece aşırılarla aralarına mesafe koymaya çalıştıkları gözlenmektedir. Günümüzde de, Hz. Ali’nin imâmeti konusunda aşırılık sergilenmesi, sahabeye hakaret vb. bir arada yaşamanın önündeki engel oluşturabilecek konuların Şiî âlimlerince sahiplenilmediği, bu tür fikirlerin Gulât kesimler tarafından kasıtlı olarak gündeme getirildiği beyan edilmektedir.
Çalışmamızda, Şiîlik ile Sünnîlik arasındaki iletişiminin en önemli engellerinden biri olarak görülen Gulât hareketlerin tarihi süreçte anlaşılma biçimlerine vurgu yapılarak, günümüz açısından bunun birlikte yaşama düşüncesine hangi yönlerden engel oluşturduğuna değinilecektir.