Modern Dünyada Birlikte Yaşama Tecrübesi ve Din
Modernite, son birkaç yüzyıldır entelektüel açıdan odak noktası haine gelen, kökenleri itibariyle oldukça eski bir kavramdır. Aydınlanma kavramıyla birlikte kullanılmasına rağmen modernite ayrı olarak, insanın kendi kaderini elleriyle biçimlendirmesini, yaşadığı zaman ve mekânda kendi ayakları üzerinde durabilmesini betimler. Aydınlanma ise moderniteye eşlik eder fakat daha çok on yedi ve on sekizinci yüzyılın önde gelen düşünürlerine, onların ortaya koydukları felsefeye referansla kullanılan bir kavramdır. Aydınlanmanın temelini, evrensellik, özgürlük, eşitlik, rasyonalite, ilerlemecilik gibi kavramlar oluşturur. Modernite, insan için geçmişin hastalıklarından uzaklaşarak, dünyaya ve içinde yaşanılan ana hükmetme arzusunu temsil eder. Aydınlanma ise bu düşünceye eşlik etmekle birlikte bu hükmedilen dünyaya, insanın yarattığı değerleri yüklemeyi ifade eder. Bu bağlamda modernite de aydınlanmayla yürür fakat aynı zamanda o, kolaylıkla her şeyi yıkarak tüm değerleri altüst edebilir. Modernite, insanın her tür baskıdan kurtularak özgürlüğünü, bireysel nitelik ve yetenekleriyle ayakta durmasını imler. Bu yolda eski ya da yeni değerleri kolaylıkla değiştirebilir. Tarihsel açıdan modernitenin yükselişi insanın, kamusal alanda dinin sözkonusu olan etkisini kırarak ona, bilime, akla, ilerleyemeye ve laikliğe engel olmayacak biçimde bir rol vermesiyle olmuştur. Dinin temsil ettiği tüm değerlerin, inançlı bireylerin kişisel dünyalarıyla sınırlı kalması sonucunda kamusal alan, modernitenin etkisinde, Tanrı’nın yerine insanın egemenlik alanı olmuştur. Elbette genel kabulün aksine modernite, doğrudan otantik dinin özünü hedef almamıştır. On yedinci yüzyılın önde gelen düşünürleri ve bilim adamları, aydınlanma felsefesinin de etkisiyle, yıkıcı eleştirilerini daha çok skolâstik zihniyete ve kurumlara yöneltmişlerdir. Söz gelimi Voltaire’in, meşhur mottosu, “écrasez l’infâme” ifadesi doğrudan dine yönelik bir tehdit değil, dinin kavramlarını akıl dışı biçimde yorumlayarak, insanlık suçu işleyen yobaz kişilere karşı bir söylemdir.
Belki de modernitenin temellerini antik Yunan düşüncesinin sözde tanrılarında bulmak mümkündür. Prometheus, diğer tanrılara isyan ederek, insanı yaratmakla kalmaz, ona ateşi de hediye eder. İnsanın özgür irade sahibi olarak kendi ayakları üzerinde durması, tıpkı doğaüstü varlıkları taklit etmesi, elbette sözde tanrılar nezdinde hoş karşılanmamıştır. Mitolojinin herhangi bir gerçekliği yoktur fakat içerdiği mesajlar, insanın dünya serüvenine katkı sağlamaktadır. Baskıdan kurtulan ve kendi yolunu aydınlatan insan, gerçekten özgür bir varlığa mı yoksa kaçtığı üst iradenin zindanından, elleriyle yarattığı kendi hapishanesine düşen bir mahkûma mı dönüşecektir? İnsan görselliğe ve sembolizme oldukça bağlıdır. Söz gelimi Berlin duvarının yıkılışı, köleliğin, totaliterliğin sonunun, everenselliğin ve özgürlüğün habercisiydi. Oysa Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılışı eski, fanatik ve karanlık ruhların hala ayakta olduklarının göstergesi olmuştur. Benzer biçimde tarihsel süreçte de seküler değerlerin yükselişi, dinin temsil ettiği sembollerin yıkılışına sıkı sıkıya bağlıkalmıştır. Oysa sembollerin kavramları, hakikatin kendisini her zaman temsil etmemektedir. Son birkaç yüzyıl, prangalarından kurtulmuş insan için bile kolay olmamıştır. İdeolojik çekişmeler, iktisadi mücadele ve sonunda silahlı çatışmalar yıkıcı etkisini göstermiştir. Modern insan, aydınlanma idealinin etkisinde, rahat yatağında, renkli rüyasına devam etmek için daha fazla huzura ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda, din gibi halen bireysel ve kültürel anlamda etkili olan, geleneksel değerleri temsil eden bir yapının, modern dünyaya adalet, eşitlik, barış, özgürlük, huzur vb. hedef ve idealleri kazandırmada rolünün olabileceği varsayımının, salt bir retorik değil haklı gerekçelere dayanan bir tez olduğunu düşünüyoruz. Tebliğimizin temel hedefi, din kavramı altında, arı İslam inancının çağdaş dünyaya, modernite, aydınlanma, küreselleşme, birlikte yaşama gibi itici gücü olan kavramlar bağlamında olası katkılarını tespit etmektir. Aynı zamanda bu katkının, metin merkezli, zamanın ruhuna uygun yeni bir okumaya bağlı olduğunu da göstermeye çalışacağız.
İndir
Makale Bilgileri
- Makale Türü Bildiriler
- Gönderildi Ağustos 7, 2022
- Yayım Tarihi Eylül 20, 2022
- Sempozyum Cilt 1 Sempozyum 1 (2020)
- Bölüm Bildiriler
Modern Dünyada Birlikte Yaşama Tecrübesi ve Din. (2022). “İslam mədəniyyətində birgəyaşayış təcrübəsi” mövzusunda beynəlxalq Simpozium, 1(1), 125-127. https://symposium.ait.edu.az/birgeyasayis-tecrubesi/article/view/239